ihtiyaçları takımdaki herkesin aynı yöne koşmasını sağlayan maddi ve manevi havuçlar olarak düşünmek mümkündür.Sahip olduğumuz önemli ihtiyaçlarımızdan birinin kazanma gereksinimi olduğunu belirtelim ve kazanan bir takımda bulunması gereken özelliklere bir göz atalım.
Kazanan bir takım olmada yapılması gereken işlerden başlıcası takımı oluşturan her bireyin oyun içerisindeki kendi rolünü bilmesi, kabullenmesi ve aynı zamanda takım arkadaşlarının rollerine de saygı göstermesidir.
Bir takımın kazanan bir takım olup olmadığını anlamada işe yarayan yöntemlerden biri de takım Takım çalışmasının, iş yaşamının gereklerini yerine getirme yönünden çok olumlu sonuçlar elde ettiğini biliyoruz. Günümüzün karmaşık iş dünyasında her şeyi kendisi yapan, her yere kendisi yetişen bir çalışanın başarılı olması mümkün değildir.
Aynı zamanda takım çalışmasının bireyin performansı üzerindeki pozitif etkisi de kanıtlanmış bulunuyor. Bu yazımızda iş yaşamında takım çalışması kavramına değinecek, kazanan bir takım olabilmek için yapılması gerekenleri aktaracağız.
Öncelikle takım nedir sorusunu yanıtlayalım. “Ortak amaçları gerçekleştirebilmek için birlikte çalışan ortak dil, normlar ve ihtiyaçlara sahip gruplara takım/ekip denir.”
Takımlar rasgele bir araya gelmiş insanların oluşturdukları kalabalıklar değildirler. Herhangi bir grubun takım özelliklerini taşıyıp taşımadığını grubu gözleyerek anlamak mümkündür. Bakılması gereken noktalar; üyelerin birbirlerinin iletişim sinyallerini alıp almadığı, takım içinde kullanılan bir dil birliğinin bir jargonun gelişip gelişmediği, takımı bir arada tutan kurallar ve normlar bütününün olup olmadığı ve takım üyelerinin ortak gereksinmeleri olup olmadıklarıdır.
Takımı harekete geçiren motivatörlerin aynı olması takımın da ortak bir hedefe kenetlenmesini sağlar. Ortaküyelerinin olaylar karşısında gösterdiği tepkiye bakmaktır. Kazanan takımlar, olaylara karşı ortak tepki verirler ve genellikle birlikte sevinip beraber üzülürler. Kazanan takımların üyeleri kendi kazançları kadar takımın toplam kazancını ve diğer takım üyelerinin kazançlarını da düşünürler.
Askeri strateji ustası J. Lovret “Bir ordu yalnızca askerleri silah sesine doğru içgüdüsel olarak yöneldiklerinde tehlikeli bir ordu olur.” Demektedir.
Bu durum kazanmayı ortak bir hayal olarak önlerine koymuş olan her takım için aşağı yukarı aynıdır. Takımın coach’ı, yöneticisi (adına her ne derseniz deyin) hava atışına çatışmaya, müzakereye (yani uygun ana) kadar takımı geride tutar, kazanma zamanı geldiğinde onları salıverir. Geri kalanını takım üyelerinin zihinsel tutumları ve kazanma içgüdüleri tamamlar.
Takımların her zaman kazanacaklarını söyleyen bir kural yoktur ancak unutulmaması gereken nokta, bir takımın takım olmayanlara karşı kazanma şansının her zaman yüksek olacağıdır.
Salih Turhanlar
Mart 2007