İş Kanunu madde 32 hükmü uyarınca ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır. Ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkak kural olarak, Türk parası ile işyerinde veya özel olarak açılan bir banka hesabına ödenir.
Ücret iş ilişkisinin kurucu unsurlarından biridir. İşveren tek taraflı iradesi ile ücrette indirim yapamayacağı gibi, ücretin ödenme gününü de geciktiremez. İşçi ücretinin 20 günden fazla geciktirilmesi halinde, işçinin iş yapmaktan sakınma hakkı doğmaktadır. Aynı zamanda süresinde ödenmeyen ücretler mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte talep edilebilmektedir. İş Kanunu ücretin korunması hakkında emredici kurallar getirmiştir.
İş görme borcu da ücret gibi iş ilişkisinin zorunlu unsurlarından bir tanesidir. İş görme borcu işyeri düzenine uygun bir şekilde ifa edilmelidir. Bu çerçevede işveren işyerinde çalışma şart ve koşullarını düzenleyebilir. İşveren yönetim hakkına dayanarak işyerinde işlerin düzenli yürütülmesi için bir takım kurallar koyabilir. Bu kurallara uyulmaması halinde ise ücret kesme cezası dahil olmak üzere çeşitli yaptırımlar öngörebilir. [1]
İş Kanunu madde 38 hükmünde ancak iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesinde belirtilen sebepler nedeniyle ücret kesme cezasının verilebileceği ifade edilmektedir. İş Kanunu, işverenlerin keyfi uygulamalarını engellemek için ücret kesme cezasına neden olabilecek fiillerin kesin ve açık bir şekilde iş sözleşmesinde veya toplu iş sözleşmesinde yer almasını öngörmüştür.
Ücret kesme cezasına ilişkin işlem kesintileriyle birlikte derhal işçiye nedenleri ile bildirilmelidir. İşçi ücretlerinden bu yolda yapılacak kesintiler bir ayda iki gündelikten veya parça başına yahut yapılan iş miktarına göre verilen ücretlerde işçinin iki günlük kazancından fazla olamayacaktır.
İşçi ücretin kesilen paralar işçilerin eğitimi ve sosyal hizmetleri için kullanılıp harcanmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı hesabına Bakanlıkça belirtilecek Türkiye’de kurulu bulunan ve mevduat kabul etme yetkisini haiz bankalardan birine, kesildiği tarihten itibaren bir ay içinde yatırılır. Her işveren işyerinde bu paraların ayrı bir hesabını tutmaya mecburdur.
İşveren Kanun tarafından düzenlenen haller dışında işçinin rızası haricinde ücretten herhangi bir kesinti yapamaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 1984/9453 E., 1985/1072 K. 18.12.1985 tarihli kararında bu husus “İşçinin ücretinden, yasanın cevaz verdiği özel haller dışında bir yargı kararı olmadan işveren tek taraflı iradesi ile bir kesinti yapamaz.” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda belirtilen hükümlere aykırı bir şekilde işçinin ücretinden kesinti yapılması halinde, işçi kesilen ücretin iadesini talep edebileceği, yasal şartların bulunması halinde çalışma şartlarının uygulanmamasından bahisle süresi içerisinde sözleşmesini haklı nedenlerle feshedileceğini düşünmekteyiz. Yukarıda belirttiğimiz hususlara aykırı olarak ücret kesme cezası veren veya yaptığı ücret kesintisinin sebebini ve hesabını bildirmeyen işveren veya işveren vekiline, 2011 yılı için, 443 TL para cezası uygulanmaktadır.
Sonuç olarak işçi ücretlerinden kesinti cezası son derece sıkı şekil şartlarına bağlanmış bir konudur. Yasadaki düzenlemeler ile işverenin keyfi bir şekilde hareket etmesi önlenmeye çalışılmıştır. Ancak çoğu zaman, uygulamada çeşitli adlarla işçinin ücretinden kesintiler yapıldığı ve söz konusu kesintilerin yasada belirtilen şartlara aykırı olarak kullanıldığı görülmektedir. Oysa son derece açık bir şekilde ücret kesme cezasının şartları belirlenmiştir. Bu şekilde Yasaya aykırı olarak işlem yapan işverenler aleyhine işçilerin ilgili makamlara müracaat yapmalarının yerinde olacağını düşünmekteyiz.