Çalışma hayatımızda sıkça karşılaştığımız sorulardan biri de iş yerinde yönetici pozisyonunda olan personele fazla mesai ücreti ödenip ödenmeyeceğidir. İş Hukuku bazı koşullarda yasal statü bakımından, İş Yasasına tabi birer işçi olan yöneticileri diğer işçilerden ayırmaktadır.
Örneğin daha önceki makalelerimizden birinde[1] değindiğimiz gibi işin sevk ve idaresinden sorumlu Yöneticiler İş güvencesine de sahip değildirler ve 15 Mart 2003 tarihinde yürürlüğe giren İş Güvencesi Yasasının dışında tutulmaktadırlar.
Burada Hukuk mantığı, kanımızca yönetici işçilerin aynı zamanda işveren vekili konumunda olmalarından hareket etmektedir.
Fazla mesai konusunda iş yasamızdaki hükümler açık olmakla birlikte bu hükümlerden yöneticiler yararlanamamaktadır.
Bu sonuca Yargıtay kararlarından ulaşılmakla birlikte kanaatimizce “yönetici” kavramı konusunda yargı kararlarında isabetsizlikler bulunmaktadır.
İş yaşamı içinde hepimiz bir şirketin Genel Müdürünün ya da Genel Müdür yardımcılarının fazla mesai ücreti talep etmelerinin doğru olmadığını düşünür ve bu fikre katılırız. Nitekim Yargıtay’ın geçmişte verdiği ve aşağıda sizlerle paylaştığımız kimi kararlarda bu yöndedir.[2]
KARAR: Davacı, davalı şirketin üç seneden fazla bir süre Genel Müdür Yardımcılığını yapmıştır. Görüldüğü gibi kendisine dönemlerine göre yüksek seviyede ücret ödenmiş, ayrıca prim ve ikramiye gibi ödemelerde bulunulmuştur. Bir yönetici olarak tüm çalışmalarının bu tür ödemeler kapsamı içinde bulunduğunun kabulü gerekir. Normal bir işçi durumunda olmadığı için çalışmasının günlük mesai sınırları içinde olduğunun düşünülmemesi de icabeder.
Üç seneden fazla bir süre ile fazla mesai iddiasında bulunmamış olması da bunu gösterir. Bundan başka davacı imzasını kabul ettiği gibi ibranamede vermiştir. Bu ibranamede fazla mesailer de dahil olmak üzere tüm haklarını aldığını beyan eylemiştir. Bir Genel Müdür Yardımcısı olarak vermiş olduğu ibranamenin, kapsam ve sonuçlarını bilmesi gerekir. Bütün bu durumlar birlikte değerlendirildiğinde fazla mesai iddiasının yerinde olmadığı sonucuna varılır. Böyle olunca davanın reddine karar vermek gerekir.
Ancak giderek bu kararlarda yönetici kavramının kapsamının genişletilerek nezaretçi ya da orta kademe yöneticisi pozisyonundaki kişilerin dahi fazla mesai ücreti talep edemeyecekleri çünkü, ücretlerinin fazla mesai de içinde olacak şekilde baştan saptandığı vurgulanmaya başlanmıştır.
Size aşağıda sunduğum örnek karar bu fikrime uygun bir karardır. Yüksek Mahkeme, bir mağaza yöneticisinin dahi yönetici konumunda olduğundan fazla mesaiye müstahak olamayacağı yönünde karar vermiştir.[3]
DAVA ve KARAR: 1. Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
- Davacı davalı işverenin Kırıkkale mağazasında mağaza müdürü sıfatıyla üst düzey yönetici konumunda ve çalışma saatlerini bizzat ayarlayıp ödeme belgelerini de buna göre düzenlettirme yetkisine sahip olarak yüksek ücretle çalışmıştır. Bu konumda çalışan davacının çalışma saatlerini ayarlayıp ödeme belgelerini de buna göre düzenlettirip işin yürütülmesini sağladığı için hizmet aktinin feshinden sonra fazla mesai yaptığını iddia ederek istekte bulunması çelişkili davranış oluşturur. Bu nedenle fazla mesai alacağının reddi gerekirken istek gibi hüküm altına alınması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Hemen belirtmeliyim ki Yargıtay’ın verdiği yukarıdaki karar çalışma yaşamının gerçekleriyle çok da bağdaşmamaktadır. Çalışma yaşamının içinde olup, özellikle de organizasyon konusunda deneyimi olan herkes bir mağaza müdürünün konumu gereği kendi üst yönetiminden bağımsız olarak çalışma saatlerini ayarlayamayacağını bilir. Üstelik fazla mesai konusu her kuruluşta daima üst yönetimlerin onayına tabidir. Mağaza müdürü bir organizasyonda üst yönetici konumunda değildir. Ayrıca mağazacılık sektöründe gerçekten de çalışma saatleri günde 12-14 saat arası gerçekleşmektedir.
Diğer taraftan Yargıtay kararlarında yer alan “ücret saptanırken fazla mesainin de içinde olduğu” düşüncesi kanımızca İş Hukuku açısından isabetli bir düşünce değildir. Çünkü her şeyden önce işçi işe alınırken ne kadar fazla mesai yapacağı bilinmemektedir. Ayrıca hayatın doğal akışı içinde bazen fazla mesai yapmazsa ne olacaktır? Ücretini daha mı düşük alacaktır. Üstelik fazla mesai ücreti yasadan kaynaklanan bir ödemedir ve ödendiğinin ispatı bakımından da ücret bordrolarında ayrıca gösterilmelidir.
Sonuç olarak fazla mesai konusuna ilişkin davalarda Yargıtayımızın vereceği kararlar bakımından Yönetici tanımını daha da netleştirmesi gerekmektedir. Gereğinde organizasyonel yapının uzman bilirkişilere incelettirilerek fazla mesai taleplerine ilişkin kararların buna göre verilmesi, daha sağlıklı kararların ortaya çıkmasını sağlayacaktır.
[1] Yönetici Olarak Kimler İş Güvencesinin Kapsamında (Personel ve İK Yöneticileri İş Güvencesinden Yararlanabilir mi?)(03.07.05)
[2] Y.9.H.D. E.2549 K.9344 T.06.06.1991
[3] Y.9.H.D. E.2004/17354 K.2005/7225 T.03.03.2005