EMEKLİ ÇALIŞAN İŞTEN ÇIKARILIRSA İŞSİZLİK ÖDENEĞİNDEN YARARLANABİLİR Mİ?

2000 yılının Haziran ayından beri çalışma yaşamımızda olan İşsizlik sigortası fonu iştah kabartarak büyümeye devam ediyor. Fondan yararlanma koşullarının ağırlığı sebebiyle birikim miktarı sürekli artarken (fonun varlığı 30 milyar YTL’ yi aştı) yararlanma koşullarının yumuşatılacağı yönünde açıklamalar devam ediyor.

 

Bu konuda bir açıklama yapan T. İş Kurumu Genel Müdürü Namık ATA İşsizlik sigortasından yararlanma koşullarının ağır olduğu görüşüne kendilerinin de katıldığını, konuyla ilgili ön çalışma yaptıklarını ve bu çalışmalarda işsizlik sigortasından yararlanabilmek için son 3 yılda toplam 600 olan prim/gün sayısının 510 güne indirilmesi, son dört ayda kesintisiz olarak çalışma koşulunun da son bir yıl içinde toplam 4 ay (120 gün) olarak değiştirilmesini planladıklarını açıkladı.

 

Gerçektende mevcut koşullar gereği bir işçinin fondan yararlanabilmesi için işini kendi kusuru dışında bir nedenle kaybetmesi yeterli olmuyor. Aynı zamanda işten çıkartıldığı tarihten geriye dönük olarak son 3 yıl içinde 120 günü kesintisiz olmak üzere en az 600 gün işsizlik sigortası primi ödemiş olması da gerekiyor.

 

Şimdi dilerseniz ilginç bulduğumuz bir Yargıtay kararı çerçevesinde haksız bir nedenle işten çıkartılan emekli bir işçinin durumunu inceleyelim.

 

Bilindiği gibi ülkemizde 1986 yılına kadar emekli kişilerin yasal çerçevede çalışabilmeleri mümkün değildi. Ancak ülkemizde gerek emekli aylıklarının düşük olması, gerekse emeklilik yaşlarının genç denilebilecek yaşlarda olması sebebiyle emekliler yaygın biçimde kayıt dışı olarak çalışma yaşamımızın içindeydiler.

 

Bu durumu ortadan kaldırmak ve zaten çalışma yaşamının içinde olan emeklileri hiç değilse kayıt altına alabilmenin yanında, SSK Primi ve vergi kayıplarının da önüne geçebilmek adına Sosyal Güvenlik yasalarımızda yapılan değişikliklerle emekli insanlarımızın Sosyal Güvenlik destekleme primi adı altında prim ödeyerek emekli maaşları kesilmeden çalışma yaşamlarını sürdürebilmeleri olanaklı hale getirilmiştir.

 

Yine bu yasa çerçevesinde emekli olup da çalışma arzusunda olanlara tercih hakkı tanınarak dilerlerse emekli maaşları kestirip normal sigortalılıklarını devam ettirebilme olanağı da tanınmıştır. Bu seçeneği tercih edenlerin daha sonra yeniden emeklilik tahsis talebinde bulunmaları mümkün olmaktadır.

 

Bu açıklamalardan sonra somut olayımıza dönecek olursak;

 

İşvereni tarafından (haksız nedenle) işten çıkartılan bir işçi önce işveren aleyhinde dava açmış davayı kazanmasının ardından da işsiz kaldığı dönemle ilgili olarak T. İş Kurumu’na işsizlik sigortası talebinde bulunmuştur. Ancak bu süre içinde aynı zamanda emeklilik başvurusu da yapmış ve emekliliğe hak kazanmıştır.

 

Kurum başvuruyu inceleyerek kişinin her ne kadar işsizlik sigortasına hak kazandıran bir nedenle işten çıkartıldığını kabul etse de başvuru sahibinin emekli biri olması nedeni ile işsizlik ödeneği talebini reddetmiştir. Bunun üzerine T. İş Kurumu aleyhine de dava açan işçinin davasını yerel mahkeme kabul ederek Kurumun İşsizlik sigortası ödemesine karar vermiştir. Ancak Kurum davayı temyiz ederek konuyu yüksek yargıya taşımıştır.

 

Davayı inceleyen Yüksek mahkeme davacı işçinin aleyhinde karar vermiştir. Gerekçeyi ve karar özetini aşağıda aktarıyorum.

 

Somut olayda; davacının iş akdinin 23.08.2004 tarihinde işveren tarafından haksız nedenle sona erdirildiği, davacı sigortalı işsiz tarafından davalı İş Kur’a 02.05.2005 tarihinde, 30 günlük müracaat süresinden sonra, ancak hak kazanabileceği 300 günlük ödenek süresi içinde başvurduğu, müracaat tarihi itibariyle davacı yönünden ödeneğe hak kazanılan süre sona ermemiş ise de; davacıya ait sicil dosyası içeriğinden 15.03.2005 tarihinden başlamak üzere yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.

 

Bu yönde; 4447 sayılı Kanun’un 4571 sayılı Kanun ile değişik, 4.6/3.maddesi uyarınca; “… sosyal güvenlik kuruluşlarından yaşlılık aylığı alıp da sosyal güvenlik destek primi ödeyerek ya da ödemeksizin çalışanlar… bu Kanun kapsamına dahil değildir.” Ayrıca 52/1-b uyarınca;  “İşsizlik ödeneği almakta iken; … herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan yaşlılık aylığı  aldığı tespit edilen, sigortalı işsizlerin işsizlik ödenekleri kesilir.” Şeklindeki düzenlemeleri ile çalışma iktidar ve isteğinde olma unsuruna vurgu yapılmıştır.  

 

Kanun koyucunun açıkça öngördüğü üzere; herhangi sosyal güvenlik kuruluşundan aylık alma halinde ödeneği talebi yönünden engelleyici ve ödemeyi kesici niteliktedir.  

 

Somut olayda; davacının iş akdinin 23.08.2004 tarihinde işveren tarafından haksız nedenle sona erdirildiği, davacı sigortalı işsiz tarafından davalı İş-Kur’a 02.05.2005 tarihinde, 30 günlük müracaat süresinden sonra, ancak hak kazanabileceği 300 günlük ödenek süresi içinde başvurduğu, müracaat tarihi itibariyle davacı yönünden ödeneğe hak kazanılan süre sona ermemiş ise de; davacıya ait sicil dosyası içeriğinden 15.03.2005 tarihinden başlamak üzere yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.  

 

Açıklanan maddi ve hukuksal nedenler uyarınca yaşlılık aylığı almakta iken işsizlik sigortasından yararlanma talebinde bulunmak mümkün olmadığından davanın reddi yerine yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı İş-Kur vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. (1)

 

Karardan da anlaşılacağı üzere emekli çalışanlar işsizlik sigortası ile ilgili yasa kapsamında olmadığından haksız veya geçersiz bir nedenle dahi işlerini kaybetseler işsizlik ödeneğinden yararlanamayacaklardır.

 

(1)  Y.10.H.D. E.2006/19645 K.2007/1657 T.06.02.2007