ALKOLÜN İŞ SÖZLEŞMESİNE ETKİSİ

(İşyerine alkollü olarak gelen işçinin iş sözleşmesi haklı nedenle sona erdirilebilir mi?)

Son istatistikî verilere baktığımızda ülkemizde alkol tüketiminde bir azalış eğiliminden söz edilse de Türklerin milli içkisi olarak bilinen rakı, son 5 yıl içerisinde büyük bir pazar kaybına uğradı. Son beş yılda yüzde 40 oranında azalan rakı tüketimi, 2000 yılında 80 milyon litre olan iken, 2005 yılında 46 milyon litre düzeyine indi. Buna karşılık bira tüketimi yüzde 35, şarap tüketimi yüzde 75 arttı. Alkollü içkiler ithalatçısı Diegeo’nun hesaplarına göre Türkiye’de 18 yaş üzerinde 10 milyon kişi alkol tüketiyor. Favori içkileri ise bira. Onun arkasından ise rakı, votka ve viski geliyor. Erkeklerde öncelik bira, ikinci sırada ise rakı var. Kadınların da ilk sıradaki içkisi bira ama onların listesinde ikinci sırada şarap geliyor.[1]

Evet,

 

Ölçülü bir şekilde tüketilmediği koşullarda alkolün insan sağlığına olan olumsuz yansımaları hepimizce malum. Ancak ortada bilinen bir gerçek de var ki toplum olarak içmeyi seviyoruz. Seviyoruz ama unutmamalıyız ki alkol sağlığımıza zarar verebileceği gibi iş sözleşmemize de zararlı olabilir.

 

İşte bizde bu yazımızda alkol kullanımının iş sözleşmesi bakımından sakınca yaratabileceği koşullardan söz edeceğiz. Ancak İş yasamız sarhoşluk olgusunun yanında uyuşturucu madde kullanımını da birlikte andığından ister istemez konunun uyuşturucu madde ile ilgili yanına da değinmek zorunda kaldık.

 

Her şeyden önce konumuza giriş yaparken bir ayrımı ortaya koyalım ve konuya değişik yönleri ile açılım kazandıralım dilerseniz. İş yasamızda yer alan konuya ilişkin maddeler şunlardır;

 

25/1. a) İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa veya sakatlığa uğraması halinde, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi.

 

MADDE 84. – İşyerine sarhoş veya uyuşturucu madde almış olarak gelmek ve işyerinde alkollü içki veya uyuşturucu madde kullanmak yasaktır.

 

Görüldüğü gibi İş yasamız Alkol ve Uyuşturucu madde olmak üzere iki farklı olguyu ele almakta ve bunların işyerinde kullanımını özellikle de İş sağlığı ve Güvenliğine ilişkin olan 84.madde ile yasaklamaktadır.

 

Diğer taraftan İşverene haklı nedenle fesih hakkı veren sağlığa bağlı sebepler arasında işçinin içkiye düşkünlüğü sebebiyle doğacak bir hastalıktan ya da sakatlıktan dolayı işine devam edememesi de yer almaktadır.

 

O halde önce konuya önce alkol ve uyuşturucu madde yönünden bakalım.

 

Alkol satışı ve kullanımı itibarı ile yasak bir madde değildir. Yasalarımız sadece bu konuda bir yaş sınırı getirmiş[2] ve 18 yaş altındaki gençlere alkol ve tütün satışını yasaklamıştır. Bunun dışında kabahatler yasası ‘da sarhoş olarak başkalarına rahatsızlık verenlere hukuksal yaptırım getirmektedir.[3]

 

Şüphesiz ki aldığı alkolün etkisiyle daha olumsuz eylemler gerçekleştirenlere karşı TCK ’ da işlediği suçun niteliğine göre daha ağır cezalar da söz konusudur. Uyuşturucu maddenin ise Türk Ceza Kanunu gereğince bulundurulması ve kullanılması suçtur.[4]

 

Bu ayrımı koyduktan sonra şimdi konuyu her iki yönüyle de ele alabiliriz.

 

Öncelikle uyuşturucu madde kullanımı TCK açısından suç sayılmakla birlikte İş yasamız açısından da iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedene dayanılarak ( 25/2 maddesinin ı fıkrası) sona erdirmesine olanak tanır. Hatta uyuşturucu maddenin kullanılmayıp sadece bulundurulması dahi olayın işyerinde gerçekleşmesi koşulunda işverene aynı nedenle fesih hakkı tanımaktadır.

 

Bu konuya ilişkin bir Yüksek Yargı kararını aşağıda sunuyoruz

 

2- Davacının mahkum olduğu uyuşturucu bulundurma fiilini işlediği çay ocağının davalı işverenin işyeri olup olmadığı, başka bir anlatımla suç mahallinin davacının hizmet akdi ile çalıştığı işyeri kapsamında bulunup bulunmadığı mahkemece araştırılıp belirlenmiş değildir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalıdır. Mahkemece bu hususlar kesin olarak belirlenmeli gerekli görülüyorsa mahallinde keşif yapılmalı, uyuşturucu madde bulundurma suçunun işlendiği yerin davacının hizmet akdi ile çalıştığı davalıya ait işyeri olduğu saptanması halinde işverenin bu fiil sebebiyle hizmet akdini feshetmesi 1475 sayılı İş Yasası’nın 17/II-ç maddesine uygun düşeceğinden davacının kıdem tazminatı isteği reddedilmeli suçun işyeri dışında işlendiği anlaşılması halinde şimdiki gibi hüküm kurulmalıdır.[5]

 

Görüldüğü gibi yüksek mahkeme kararında uyuşturucu bulundurmak suçundan tutuklanan işçinin bu suçu uyuşturucuyu işyerinde bulundurmak suretiyle işlemiş olması durumunda iş sözleşmesinin haklı nedenle feshine karar verilmesi yönünde görüş bildirmektedir.

 

Şimdi de konunun diğer boyutunu inceleyelim yani alkollü olmanın hangi hallerde iş sözleşmesinin feshine sebep olabileceği konusuna değinelim dilerseniz.

 

Her şeyden önce bu konuyu incelerken bir ayrıma daha dikkat çekmemiz gerekmektedir. Yasa koyucu 84. madde ile işyerine sarhoş gelmeyi ve iş yerinde alkol ve uyuşturucu madde kullanmayı yasaklamaktadır.

 

Yani bir başka deyişle alkol almak ve işe bu halde gitmek tek başına işten çıkartılmak için haklı bir sebep teşkil etmemektedir. Diğer bir deyişle işçinin bu nedenle iş sözleşmesinin sona erdirilebilmesi için kendinde olmayacak kadar alkollü ve kendisinin, iş arkadaşlarının ve işin güvenliğini tehlikeye düşürecek düzeyde sarhoş olması gerekmektedir. Yoksa sadece ağzı alkol koktuğu ya da kanında alkol bulunduğu gerekçesiyle işçinin iş sözleşmesi sona erdirilemez.

 

Şimdi bu söylediklerimizi destekleyen bir Yüksek yargı kararını sizinle paylaşalım.

 

1475 sayılı İş Kanunu’nun 77/A maddesi “işyerine sarhoş veya uyuşturucu madde almış olarak gelmek ve işyerinde alkollü içki veya uyuşturucu madde kullanmak yasaktır” hükmünü getirmiştir. Her ne kadar dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının işyerine alkollü geldiği anlaşılmaktaysa da, Kanunda belirtildiği şekilde sarhoş olarak geldiği ispatlanmış değildir. Bu olgular karşısında davalı işverence iş akdinin feshi haksız olup, davacının ihbar ve kıdem tazminat isteklerinin hüküm altına alınması gerekir.[6]

 

Görüldüğü gibi Yüksek yargı sadece alkollü olarak işyerine gelmiş olmayı haklı fesih nedeni saymamış ve ihbar kıdem tazminatlarının ödenmesi yolunda hüküm kurmuştur.

 

Diğer taraftan alkolün işyerinde alınması koşulunda durum değişmektedir. Bu defa alınan alkol miktarının da bir önemi yoktur. İşçinin işyerinde alkol alması ve bunun somut olarak saptanması durumunda işveren işçinin iş sözleşmesini haklı nedene dayanarak sona erdirebilecektir.[7]

 

Bu arada hemen belirtmeliyiz ki işveren tarafından yada işyeri yönetiminin bilgisi dahilinde işyerinde düzenlenen kutlamaya yönelik özel toplantılarda alınan alkol bu tür bir sonuç doğurmaz.

 

Sonuç olarak özellikle de ünlü şair Orhan Velinin şiirindeki gibi “birde rakı şişesinde balık olsam” diyenlere duyurulur. Aman siz, siz olun olacaksanız da evinizde rakı şişesinde balık olun işyerinde olmak can yakıyor.

[1] Kaynak: Gülfem Varlık, Referans Gazetesi, 08.07.2006

[2] Tütün Mamulleri, Alkol ve Alkollü İçkilerin Toptan ve Perakende Satışı İle Satış Belgelerine İlişkin Yönetmelik md.12

[3] Madde 35- (1) Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar kontrol altında tutulur.

[4] TCK m.191

[5] Y.9.H.D E.  1997/17631-K. 1997/21726 -17.12.1997

[6] Y.9.H.D E.2000/8619-  K. 2000/1349-04.10.2000

[7] İşçinin özel yaşamına müdahalenin sınırları s.170 Legal yayınları